TİYATRO YAZARI CUMA BOYNUKARA'DAN TİYATRO YÖNETMENLERİNE YÜZ KIZARTICI BİR RÜŞVET SUÇLAMASI:
"REJİSÖRLE, TELİFİ PAYLAŞACAKSIN." Hiçbir yönetmen benden (Coşkun Büktel'den) oyunumu oynamak için rüşvet istemeye kalkmadı. Theope gibi bir oyun yazmışsanız, yönetmenler değil sizden rüşvet istemek, size ricacı olurlar oyununuzu oynamak için... Ve siz oyununuzu, ne denli paraya ihtiyacınız olursa olsun, bir an önce para kazanayım kaygısıyla, karşınıza çıkan ilk yönetmene asla emanet etmez; kaç yıl beklemeniz gerekirse gereksin, size güven verebilecek bir yönetmen ve sahne bulmayı şart koşarsınız. Bu uğurda oyununuzu hayatınız boyunca sahnede görememeyi göze alırsınız. Eğer tiyatro sanatını ve oyun yazmayı, bir oyuna 7 yıl harcayacak kadar ciddiye almışsanız, oyununuzun onurunu savunmayı para kazanmanın çok ama çok daha fazla önüne koyarsınız. Theope'yi sahnelemek isteyen birkaç yönetmeni reddettiğim (vandalların saldırıları üzerine) isimlerini belirterek yazmak zorunda kaldığım yazılarımdan biliniyor. Yönetmenlere karşı bilinen tutumum nedeniyle, Lefkoşa Şehir Tiyatrosu'nun, Theope'yi benden izin almaksızın korsan olarak sahnelediği de biliniyor. Kıbrıs'a gidip seyrettikten sonra hiç beğenmediğim o korsan prodüksiyonu sahneden kaldırtmak elimdeydi. Ama oyuncuların aylar süren emeğini çöpe atmak içimden gelmedi ve oyunun (Türkiye'ye getirilmemek koşuluyla, Kıbrıs'ta oynanmasına izin verdim. Niçin? Para için mi? Hayır. Korsan tiyatrocuları mahkemeye vererek tazminat kazamam mümkündü. Yapmadım. Bana kaç para telif ödeyeceklerini sorduklarında, "Bu benim Theope'm değil!" diyerek, hem o prodüksiyonu, hem de o prodüksiyondan para kazanmayı reddettim. Benim bir oyun yazarı olarak, üstelik de sefalet koşullarında yaşadığım o yıllarda bile, parayla ilişkim bu biçimdeydi. Bütün bunlar bilindiği için, hiçbir yönetmen benden rüşvet istemeyi aklından geçirmedi. Yani Cuma Boynukara'nın sözünü ettiği rüşvet suçlamasının asla tanığı olamadım. Peki Boynukaranın rüşvet suçlamasını inandırıcı buluyor muyum? Harika oyun metinleri sırada beklerken, yönetmen ve yöneticilerin sahneye konması için, ne denli berbat metinlere öncelik tanıdıklarını hatırlayınca; ne yazık ki, Boynukara'nın suçlamaları için, "inandırıcı değil!" diyemiyorum. Boynukara bu konuda yaşadıklarını veya bildiklerini keşke isim vererek, somut ve çok daha inandırıcı biçimde teşhir etmeyi göze alabilseydi!... Ama her ne olursa olsun, sayın Boynukara, tiyatromuzun en iğrenç olgularından birine dikkat çekmekle, bence, yine de, çok önemli ve değerli bir hizmet gerçekleştirmiş. Tiyatroyla ilgili herkes, hepimiz, artık Boynukara'nın işaret ettiği iğrenç olgu konusunda çok daha bilinçli ve uyanık olacağız. Boynukara'nın söz konusu suçlamalarını okuyun bakalım, acaba siz ne kadar inandırıcı ya da ne kadar temelsiz ve asılsız bulacaksınız: http:// |
25 Aralık 2012 Salı
"THEOPE" YAZARI COŞKUN BÜKTEL, CUMA BOYNUKARA'NIN RÜŞVET SUÇLAMASINI GAYET NET BİR BİÇİMDE CİDDİYE ALDI!
4 Aralık 2012 Salı
400 yıldır dünya sahnelerini işgâl edip, halklara yarar değil zarar veren Shakespeare'in sahte duygular mimarı olduğunu bilmeyen yada bildiği hâlde halktan gizleyen Kültür ve Turizm Bakanı AKP'li Ertuğrul Günay, aynen şöyle saçmalamış: "Oyun, 'dengbej' geleneğiyle, Güneydoğu'nun halk aşığı geleneğiyle uyarlanan bir Shakespeare çalışması olmuş. Çok başarılı buldum. Yerel motifler oyuna yerleştirilmiş ve Hamlet, sanki Cizre Botan halkından bir hikaye gibi anlatılıyor."
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay , Kürtçe “Hamlet” oyununu çok başarılı bulduğunu belirterek, “Yerel motifler oyuna yerleştirilmiş ve Hamlet, sanki Cizre Botan halkından bir hikaye gibi anlatılıyor. Demek ki sanatın dili öteki dillerin hepsinden daha fazla insanları bir arada buluşturabiliyor ve dünyayı yaşanılabilir, katlanılabilir, dayanılabilir kılıyor” dedi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nca sahnelenen Kürtçe “Hamlet”, Şinasi Sahnesi’nde Başkentlilerle buluştu. Oyunu, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın yanı sıra, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan ve BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık da izledi.
Basın mensuplarının soruları üzerine oyuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Günay, Hamlet’in çok başarılı uyarlandığını belirterek, bire bir, klasik bir oyun çevirisi yapılmadığını söyledi. Günay, şunları kaydetti:
“Oyun, ‘dengbej’ geleneğiyle, Güneydoğu ‘nun halk aşığı geleneğiyle uyarlanan bir Shakespeare çalışması olmuş. Çok başarılı buldum. Yerel motifler oyuna yerleştirilmiş ve Hamlet, sanki Cizre Botan halkından bir hikaye gibi anlatılıyor.
Demek ki sanatın dili öteki dillerin hepsinden daha fazla insanları bir arada buluşturabiliyor ve dünyayı yaşanılabilir, katlanılabilir, dayanılabilir kılıyor. Acımasız dünyada sanatı yaşatmak için en fazla yapmamız gereken sanat ürünlerini çoğaltmak. Bu akşam bunun somut örneklerinden birini görüyoruz.”
“KÜRTÇE KAMUSAL ALANDA DA, EĞİTİMDE DE ETKİN KULLANILMALI”
BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak da, gazetecilere yaptığı açıklamada, Hamlet’in Kürtçe sahnelenmesinin önemli ancak yeterli olmadığını belirtti. Kürtçe’nin kamusal alanda da, eğitimde de etkin bir şekilde kullanılması gerektiğini savunan Kışanak, oyunun, sanatın gücünü gösterdiğini ifade etti.
Kışanak, “Umarım buradan herkes güçlü mesajlar alır. Bu ülkede büyük bir zenginlik olduğunu, farklı dillerin varlığını ve bu farklı dillerin özgürce kullanılmasının ne kadar büyük bir zenginlik olduğunu bugün burada biz hissettik, yaşadık. Eminim bu yaklaşımı herkes hisseder ve bu ülkedeki bütün dillerin önündeki engeller kalkar. İnsanlar dilini sınırsız bir şekilde kullanırlar ve bu ülke daha zengin, daha güzel, daha mutlu bir ülke olur” diye konuştu.
BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan da Kürtçe’nin çok zengin bir dil olduğunu belirterek, oyunda Kürtçe’nin çok güzel kullanıldığını, oyuncuların performansını soluk soluğa izlediklerini söyledi. Kürtçe bilmeyenler için arka fona Türkçe çeviri yansıtıldığına dikkati çeken Kaplan, “İnanın arkadaşlar Türkiye ‘yi bölmedi. En güzeli de bu, birleştirir” dedi.
Kaplan, “Kürt sorununun çözümü noktasında nasıl bir adım olabilir?” sorusunu yanıtlarken de, “ Anadolu ‘nun çok güzel renkleri ve sesleri var. Onları soldurmazsak, yaşatırsak birliğimizin, demokrasimizin harcı olur diye düşünüyorum. Milyonların konuştuğu bir dile artık kimsenin bu kadar korkakça yaklaşmaması lazım. Hamlet’i izlemelerini tavsiye ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu da, “yurttaş” olarak bir şeyler söyleyebileceğini belirterek, dünya edebiyatından önemli bir eserin Kürtçe sahnelenmiş olmasının tek başına bir mesaj olduğunu belirtti. Tanrıkulu, “Bu dilin medeniyet dili olmadığını düşünenlere mesajdır ama herkese bir mesajdır” dedi.
(Kaynak: facebook)
1 Kasım 2012 Perşembe
"Theope" adlı oyunun yazarı ve "Ölüleri Gömün" oyununun çevirmeni Coşkun Büktel'le birlikte kendisinin sanatsal ifade olanaklarını ilelebet ilga ve imhâ etmek için bir araya gelen tam tamına 1100 KİŞİLİK LİNÇÇİ KARA KALABALIK ile her alanda dişe diş mücadele edebilecek güce sahip olan Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, "facebook bataklığı" diye adlandırdığı sosyal paylaşım sitesinde görüp okuduğu aşağıdaki yazı üzerine düşünürken, şöyle söyledi: "Ben, 'Türkiye dramatik yazarlığının Everest'i 'Theope'ye iftira atan LİNÇÇİ Prof. Dr. Özdemir Nutku'nun (gayet net olarak ortada durup kendini dayatan) bu iftirasını göremeyecek kadar kör ve geri zekâlı insanların soluk aldığı bir ülkede, LİNÇÇİ alçaklarla aynı kaptan su içeceğime (LİNÇÇİ alçakların yaptığı gibi sade suya tirit tiyatro yapacağıma), hiç tiyatro yapmamayı yeğleyebilirim!"
30 Ekim 2012 Salı
Coşkun Büktel, Kemal Başar'ın "Çağdaş tiyatro, yönetmenin işidir." tezine şiddetle karşı çıkıyor!
KEMAL BAŞAR TWITTER'DA YAZMIŞ: "Çağdaş tiyatro, yönetmenin işidir. Başarısızlıksa sonuç, sorumluluğu onun ve onu seçenlerin üstündedir. Oyuncuyu, seyirciyi suçlamak zaaf..."
KEMAL BAŞAR BENİ ENGELLEDİĞİ İÇİN TWITTER'DA CEVAP VEREMEDİM, O NEDENLE BURADA CEVAP VERİYORUM:
Sizin "çağdaş tiyatro" dediğiniz o şey, aslında benim "asparagas tiyatro" dediğim şeyin ta kendisidir... Benim "Yönetmen Tiyatrosuna Karşı" (http://coskunbuktel.com/yonetmentiyatrosuna%20karsi.htm) kitabımdaki kanıtlı belgeli tezlerime karşı gıkını çıkaramayan ve kendini benim tezlerime karşı ancak sansürle koruyan yetersiz birtakım insanların, tiyatroda tanrıcılık oynaması, sanat filan olamaz. Sanat yapabilmek için, önce "sanatçı" olmak gerekir. Ve sanatçı olmak için, tiyatral iktidarın cebinize koyduğu "sanatçı kimlik kartı" yeterli değildir. Her zaman söylediğim gibi: Bazı yanlışlar tüm doğruları götürür. Sansürden medet uman bir insan allame-i cihan olsa, sanatçı olamaz. Ve Kemal Başar zaten allame-i cihan değildir.
(Kaynak: facebook)
KEMAL BAŞAR BENİ ENGELLEDİĞİ İÇİN TWITTER'DA CEVAP VEREMEDİM, O NEDENLE BURADA CEVAP VERİYORUM:
Sizin "çağdaş tiyatro" dediğiniz o şey, aslında benim "asparagas tiyatro" dediğim şeyin ta kendisidir... Benim "Yönetmen Tiyatrosuna Karşı" (http://coskunbuktel.com/yonetmentiyatrosuna%20karsi.htm) kitabımdaki kanıtlı belgeli tezlerime karşı gıkını çıkaramayan ve kendini benim tezlerime karşı ancak sansürle koruyan yetersiz birtakım insanların, tiyatroda tanrıcılık oynaması, sanat filan olamaz. Sanat yapabilmek için, önce "sanatçı" olmak gerekir. Ve sanatçı olmak için, tiyatral iktidarın cebinize koyduğu "sanatçı kimlik kartı" yeterli değildir. Her zaman söylediğim gibi: Bazı yanlışlar tüm doğruları götürür. Sansürden medet uman bir insan allame-i cihan olsa, sanatçı olamaz. Ve Kemal Başar zaten allame-i cihan değildir.
(Kaynak: facebook)
1 Ekim 2012 Pazartesi
Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz, "Theope" adlı oyunun yazarı ve "Ölüleri Gömün" oyununun çevirmeni Coşkun Büktel'in aşağıdaki yazısını okuyunca şöyle düşündü: "MUSTAFA DEMİRKANLI, YERYÜZÜNDE BİR İNSANA 'KÜFÜRBAZ' DEMEYE HAKKI OLMAYAN TEK İNSANDIR."
Mustafa Demirkanlı yeryüzünde bir insana "küfürbaz" diyecek en son insandır. Yoktur onun böyle bir hakkı...
(BELGE VE KAYNAK GÖSTERMEYE, BELGE VE KAYNAKLARA LİNK VERMEYE, BENİM KİME VE NASIL KÜFRETTİĞİMİ SERGİLEMEYE GEREK DUYMAKSIZIN) BENİ, SÜREKLİ OLARAK, KÜFÜRBAZ OLMAKLA, "KÜFREDEREK VAROLMAKLA" SUÇLAYAN MUSTAFA DEMİRKANLI'NIN BANA YÖNELİK, KENDİ AĞZINDAN, "BELGELİ" KÜFÜRLERİ:
Büktel, sen ne kadar korkak bir adamsın ve sen ne kadar yalanı ilke edinmiş bir adamsın ve sen Büktel ne kadar
iftiracı bir adamsın. Adamsan karşıma çık, ne diyeceksen yüzüme söyle, bunu sana defalarca söyledim ve sen hepsinde kaçtın... Sadece yalan, iftira ile yaşamayı tercih ediyorsun. Eğer sen adamsan, karşıma çıkamıyorsan sıkıştığın yerde adımı kullanma! Bu takma ismlilerin sahibi tam bir orospu çocuğudur, bunları bana maletmeye kalkan da kendi sıfatını kendine yakılştırsın ama Büktel bir daha belgesiz konuşmam deme, eğer utanma duygun varsa. Tekrar ediyorum, bu takma isimlileri yaratan Orrospu çocuğudur!!! Sakın bana küfrettin deme! Ben şerefsizlere küfrediyorum, o şerefsiz elini kaldırırsa, "benim o derse" ben de evet o elini kaldırana küfrettim diyeceğim. Karşıma çıkmadan bu iftiralarla yaşamayı tercih ediyorsan bu ancak sana yakışır. Pis iftiracı, yalancı... Yüreğin ve kendine güvenin varsa karşıma çık pis iftiracı... Utanma duygusunu yitirmiş sahte yazar...
BELGENİN KAYNAĞI: http://www.coskunbuktel.com/bukteldemirkanlineicti.htm
(NOT: Yukarıda linkini verdiğim sayfada, belgenin, orijinal facebook sayfasındaki orijinal ilk halinin coskunbuktel.com'a kopyaladığım versiyonudur. Sayfanın sonunda, belgenin orijinal facebook sayfasına da link verilmiştir. Ama facebook sayfasında bazı kişiler sonradan yorumlarını sildikleri için, sayfa orijinalitesini bir ölçüde yitirmiştir. O nedenle, okurların sayfayı önce eksiksiz kopyasından tanımasını tercih ettik.)
26 Temmuz 2012 Perşembe
SOSYALİST SANATÇI HİLMİ BULUNMAZ, "ARKA SIRADAKİLER" SENARYO DOKTORU COŞKUN BÜKTEL'İN, LİNÇÇİLER KADAR YANLIŞ DAVRANIP, KENDİSİNİ HAKSIZ YERE SUÇLADIĞI AŞAĞIDAKİ YAZISINI, GEREKLİ GÖRDÜĞÜ DOZDA MUTLAKA YANITLAYACAK!
SİNEKTEN YAĞ ÇIKARMAK ZORUNDA DEĞİLİZ!
Sendikal mücadele için Selin Erdem'in ölmesinden önce de yeterli neden vardı. Selin Erdem ölmese de, sendikal mücadeleyi gerekli kılacak şartlar mevcuttu. Emekçiler, Selin Erdem ölmeden önce de sömürülüyorlardı. Emekçiler Selin Erdem'in ya da herhangi bir emekçinin ölmediği setlerde de sömürülüyorlardı ve sömürülüyorlar. Sendikal mücadeleyi hararetlendirmek için tesadüfün yardımına ihtiyaç olmamalıydı. Sendikal mücadeleyi kitlelere duyurmak için herhangi bir sette, bir kamyonun freninin patlaması ve o sırada herhangi bir emekçinin tesadüfen orada olup kamyonun altında kalması gerekmiyordu. Sendikal mücadelenin böyle talihsiz bir tesadüfü (Orada ölen kişi, pekâlâ Hamdi Alkan'ın dizide oynamış kızı ya da Coşkun Büktel'in dizide oynamış oğlu da olabilirdi.) gayrı insani biçimde propaganda malzemesi olarak suistimal etmesi, şart değildi, çünkü setlerdeki koşullar adam akıllı anlatıldığında koskoca bir külliyat oluşturabilecek kadar vahimdi. Selin Erdem ölmese de, sendikal mücadele için yeterli nedenler ve koşullar mevcuttu.
Linççilerin alçaklığını anlatmak için, Hilmi'nin Lefkoşa'daki protestoya gitmesi şart değildi. Hilmi Lefkoşa'ya gitmese de linççiler alçaktı. Linççiler Hilmi'nin gittiği gibi Lefkoşa'ya gidememedikleri için alçak olmadılar. Linççileri alçak yapan şey, Hilmi'nin Lefkoşa'ya gitmesi olmadı. Linççiler ya da Lefkoşa'ya gidemeyenler, Lefkoşa'ya gidemedikleri için alçak değildirler. Lefkoşa'ya gitmekle linççiler ya da onların alçaklığı arasında bağ kurmaya çalışmak sinekten yağ çıkarmaya çalışmaktır. Biz sinekten yağ çıkarmaya tenezzül etmek zorunda değiliz, çünkü linççilerin alçaklığına ilişkin zaten koskoca bir külliyat yaratmışız. Linççilerin Lefkoşa'ya gitmemesinden (bu kadar doğal asla suç sayılamayacak bir durumdan) yararlanmaya tenezzül etmek zorunda değiliz. Hatta tam tersini yapmak zorundayız: Lefkoşa'ya gitmeyen herkesin alçak olduğu anlamına da gelebilecek bir başlık kullanmaktan kesinlikle sakınmalıyız. O nedenle Hilmi'nin, şu aşağıya aktardığım ve sayfasına link verdiğim başlığını, Selin Erdem "kazasıyla" ilgili tutumundaki kadar yanlış buluyorum:
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz , LİNÇ KAMPANYASI imzacısı alçakların katılmadığı Lefkoşa Belediye Tiyatrosu eylemine katıldı: http://www.tiyatroyun.blogspot.com/2012/07/lincci-alcaklarn-katlmadg-lefkosa.html
12 Temmuz 2012 Perşembe
Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'la "Theope" adlı oyunun yazarı ve "Ölüleri Gömün" oyununun çevirmeni Coşkun Büktel'i "aynı kişi", "bir tek kişi", "kişiliksiz kişi" gibi gösterme gayreti içerisindeki kişiliksiz kişilerin cirit attığı facebook'ta neler oluyor neler!
Hiçbir partiye, hiçbir cemaate, hiçbir gruba dahil olmaksızın saatini yalnızca somut hakikate göre ayarlayan bağımsız bir yazar olmak ne kadar zormuş.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)