SİNEKTEN YAĞ ÇIKARMAK ZORUNDA DEĞİLİZ!
Sendikal mücadele için Selin Erdem'in ölmesinden önce de yeterli neden vardı. Selin Erdem ölmese de, sendikal mücadeleyi gerekli kılacak şartlar mevcuttu. Emekçiler, Selin Erdem ölmeden önce de sömürülüyorlardı. Emekçiler Selin Erdem'in ya da herhangi bir emekçinin ölmediği setlerde de sömürülüyorlardı ve sömürülüyorlar. Sendikal mücadeleyi hararetlendirmek için tesadüfün yardımına ihtiyaç olmamalıydı. Sendikal mücadeleyi kitlelere duyurmak için herhangi bir sette, bir kamyonun freninin patlaması ve o sırada herhangi bir emekçinin tesadüfen orada olup kamyonun altında kalması gerekmiyordu. Sendikal mücadelenin böyle talihsiz bir tesadüfü (Orada ölen kişi, pekâlâ Hamdi Alkan'ın dizide oynamış kızı ya da Coşkun Büktel'in dizide oynamış oğlu da olabilirdi.) gayrı insani biçimde propaganda malzemesi olarak suistimal etmesi, şart değildi, çünkü setlerdeki koşullar adam akıllı anlatıldığında koskoca bir külliyat oluşturabilecek kadar vahimdi. Selin Erdem ölmese de, sendikal mücadele için yeterli nedenler ve koşullar mevcuttu.
Linççilerin alçaklığını anlatmak için, Hilmi'nin Lefkoşa'daki protestoya gitmesi şart değildi. Hilmi Lefkoşa'ya gitmese de linççiler alçaktı. Linççiler Hilmi'nin gittiği gibi Lefkoşa'ya gidememedikleri için alçak olmadılar. Linççileri alçak yapan şey, Hilmi'nin Lefkoşa'ya gitmesi olmadı. Linççiler ya da Lefkoşa'ya gidemeyenler, Lefkoşa'ya gidemedikleri için alçak değildirler. Lefkoşa'ya gitmekle linççiler ya da onların alçaklığı arasında bağ kurmaya çalışmak sinekten yağ çıkarmaya çalışmaktır. Biz sinekten yağ çıkarmaya tenezzül etmek zorunda değiliz, çünkü linççilerin alçaklığına ilişkin zaten koskoca bir külliyat yaratmışız. Linççilerin Lefkoşa'ya gitmemesinden (bu kadar doğal asla suç sayılamayacak bir durumdan) yararlanmaya tenezzül etmek zorunda değiliz. Hatta tam tersini yapmak zorundayız: Lefkoşa'ya gitmeyen herkesin alçak olduğu anlamına da gelebilecek bir başlık kullanmaktan kesinlikle sakınmalıyız. O nedenle Hilmi'nin, şu aşağıya aktardığım ve sayfasına link verdiğim başlığını, Selin Erdem "kazasıyla" ilgili tutumundaki kadar yanlış buluyorum:
Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz , LİNÇ KAMPANYASI imzacısı alçakların katılmadığı Lefkoşa Belediye Tiyatrosu eylemine katıldı: http://www.tiyatroyun.blogspot.com/2012/07/lincci-alcaklarn-katlmadg-lefkosa.html
26 Temmuz 2012 Perşembe
12 Temmuz 2012 Perşembe
Bulunmaz Tiyatro Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz'la "Theope" adlı oyunun yazarı ve "Ölüleri Gömün" oyununun çevirmeni Coşkun Büktel'i "aynı kişi", "bir tek kişi", "kişiliksiz kişi" gibi gösterme gayreti içerisindeki kişiliksiz kişilerin cirit attığı facebook'ta neler oluyor neler!
Hiçbir partiye, hiçbir cemaate, hiçbir gruba dahil olmaksızın saatini yalnızca somut hakikate göre ayarlayan bağımsız bir yazar olmak ne kadar zormuş.
7 Temmuz 2012 Cumartesi
Hilmi Bulunmaz'ın, "Arka Sıradakiler" sanat asistanı "Selin Erdem Ölümü" ile ilgili olarak yaptığı eleştirinin altından kalkamayan "Arka Sıradakiler"in yönetmeni Hamdi Alkan susup otururken, "Arka Sıradakiler"in "senaryo doktoru" Coşkun Büktel, Alkan'ı savundu!
facebook bataklığı'nın notu: Nesnel durumu, öznel duygularla açıklamaya, açımlamaya yeltenen aşağıdaki yazının yanıtı, www.tiyatroyun.blogspot.com'da mutlaka verilecektir. Aşağıda yayınladığımız yazıdaki önemli gördüğümüz bazı yerleri, "maymungötürengi" ile belirgin hâle biz getirdik!
***
SELİN ERDEM, HİLMİ VE HAMDİ
Ölümle sonuçlanan talihsiz bir kazayı (ve Hamdi Alkan'ın yanlış anlaşılmaya müsait bazı beyanlarını) çarpık yorumlarla kötüye kullanıp sendikal mücadelenin aracı yapanlara katılmakla ve bu talihsiz ölüm yüzünden Hamdi Alkan'ı "timsah gözyaşları" döküyor diye suçlamakla Hilmi Bulunmaz; Alkan'ın niyetini okuyarak onu haksız yaftalamış; her zaman suçladığımız linççiler kadar yanlış davranmış, kısacası Hamdi Alkan'a haksızlık etmiş oluyor. Hamdi'nin pek çok insani hatasının tanığıyım ama onun aşırı gelişmiş merhamet duygusunun da tanığıyım. Hamdi, benden de, Hilmi'den de, o kaza ölümü "kullanan" sendikacılardan da daha merhametli bir insandır. Yakınlarından başka hiç kimsenin Selin Erdem'in ölümüne Hamdi Alkan kadar üzüldüğünü sanmıyorum. Bence Hamdi'nin "Timsah gözyaşı" diye suçlanan üzüntüsü, en azından Hilmi'nin devrimci üzüntüsünden daha keskin bir gerçektir.
Hilmi'nin konuyla ilgili yazısının linki: http://www.tiyatroyun.blogspot.com/2012/07/kendini-bildi-bileli-kapitalizmin.html
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)