Hilmi Bulunmaz, Şüpheli Sanık Davalı Mustafa Şükrü Demirkanlı'yı sıkıştırdı!
AVİ MARAŞLIYAN HAKKINDA / ARŞİVDEN BİR ALINTI:
(...) Bütün bu gerçekler belgeleriyle hâlâ internette ulaşılabilir durumdayken, Mustafa bugün kalkmış, internette takma isimle makul yazılar yazan Avi Maraşlıyan’ı Burak Caney olarak suçluyor ve bana “yardım et de şunu yakalayalım” diyor. Nasıl yardım etmem gerektiğini söylemiyor. Burak Caney’i bu sefer kıstırdığını ve kim olduğunu anladığını söylüyor. Hatta benim anladığımı da söylüyor. Doğru, elbette anladım: Kimmiş? Feridun Çetinkaya imiş. Ne alâkâ?! Feridun'un Avi Maraşlıyan (ya da Burak Caney) olduğunun delili neymiş? Şuymuş: Maraşlıyan dergi olarak sadece DTCF’nin yayınladığı “Tiyatro Araştırmaları Dergisi”ni okuduğunu söylemiş. Ee?... Feridun da DTCF mezunu ya… Ee?... Demek ki Avi, Feridun! Başka?... Başka delil yok. Mustafa, delil saydığı bu akıllara seza bağlantıya dayanarak ve tam bir haysiyet cellatlığı yaparak , Feridun’a (“sinsi”, “sahtekâr”, “korkak”, "onursuz", "alçak", "pislik", kişiliksiz" dahil) etmediği küfür bırakmıyor. Bir de utanmadan, hadi beni mahkemeye ver, mealinde Feridun’a güya cesurca posta atıyor. Hatta şu korkunç cümleyi kurmaktan bile sakınmıyor:
"Bu yazı kimliğini tanıyorum, kendi olmaya başladı… Fatsa'nın F'si… ama onursuz olduğunu hâlâ iddia ediyorum, bu kadar hakaret karşısında dava açıp kişiliğini savunmayan biri değil eleştirmen, insan olarak bile nefes almamalı…"
Oysa bakmayın böyle yüksekten atıp meydan okuduğuna... Bu kadar kendinden emin göründüğüne... Mahkemeye ver, diye meydan okurken, aslında Feridun'un mahkemeye vermesinden üç-buçuk attığı için, onun tastamam tarifini verdiği halde, Feridun’un adını bile telaffuz edemiyor. Kocaman kulaklı, uzun hortumlu, üç-beş ton ağırlığında, kütük ayaklı, avcılarca avlanmasına yol açan gayet değerli ve yay şeklinde iki uzun dişi bulunan , derisi çok sert bir hayvan diyerek, tam tarifini verip de yalnızca “fil” diye adını koymaktan kaçınanların taktiğini uyguluyor. "Kıstırdığı" bu Burak Caney'in benim yakın arkadaşım olduğunu, adının Fatsa’nın F’siyle başladığını, Avi'nin facebook'taki arkadaş listesinde adının bulunmadığını, tiyatro eğitimi alıp da o alanda başarısız olduğunu (yani tiyatro dışı bir işte çalıştığını), dergiden (yani Mustafa'nın dergisinden) kovulduğunu ve "ağırına gittiği için bunu hazmedemediğini söylüyor. (Mustafa’nın Feridun’a daha önce de “isim vererek” yönelttiği ve Feridun’dan ağzının payını almasına yol açan, apaçık bir eski iftira…)
Mustafa, Fatsa’nın F’si dediği Feridun’a iğrenç biçimde küfrederken, ona “mahkemeye git!” diye meydan okurken, onu kıstırdığını ve ben destek versem de vermesem de onu yakalayacağını söylüyor. Ama aldırmayın: Sallıyor. Bu lafların altı hiçbir zaman dolmayacak. Mustafa, Feridun'un adını bile asla veremeyecek. Bu kendinden emin, tahrik ve küfür dolu ifadelerden hiçbir şey çıkmayacak! Gerçekten mahkemeye verilmek isteseydi, Fatsa'nın F'sinin adını vermesi yeterliydi. Kimse bu kuru gürültüleri, yalancı pehlivanlıkları ciddiye almasın! Mustafa, bu kez Feridun olarak gayet dezenformatif biçimde tarif ettiği ve güya kıstırdığını söylediği Burak Caney’i yakalamaya çalışmayacak bile… Sadece Feridun aleyhinde kara propaganda yapıyor. Her zamanki gibi zihinleri bulandırmaya ve Burak Caney’i yakalamaya çalışan adam gibi görünmeye, Burak Caney'in korsan sitesinde yazarlık etmiş olmaktan elini yıkamaya çalışıyor ama nafile…
ARŞİVİN KAYNAK LİNKİ: http://www.facebook.com/notes/coşkun-büktel/mustafa-demirkanli-sitesinde-avi-maraşlioğluyu-suçlayan-2-imzasiz-yazi-yayinladi/10152424200895711
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder