28 Mart 2013 Perşembe

Sosyalist OYUN Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Bulunmaz Tiyatro - İstanbul Genel Sanat Yönetmeni Sosyalist Sanatçı Hilmi Bulunmaz diyor ki: "K. Lemi Bilgin, Hilmi Zafer Şahin ve Veysel Sami Berikan, LİNÇÇİ ve SANSÜRCÜ dergileri, benden, halkımdan, tüyü bitmemiş yetimden alınan vergilerle besliyor!"





Coşkun Büktel · 57 takipçi
3 Ocak, 02:27 · 
  • DT genel müdürü Lemi Bilgin ve İBBŞT genel sanat yönetmeni Hilmi Zafer Şahin!... Artık kime reklam verdiğinizin, kimi desteklediğinizin farkında olmalısınız!

    "Sıfır sansür" ilkemden yararlanarak, beni taciz etmek için açtığım konuları saptırıp sulandırnak amacıyla, sayfalarıma dadanan Mustafa Demirkanlı, bunları bana, sizin görmezden ve duymazdan gelmeniz ve ("Evet, ikinci bir Theope var" başlığıyla bana atılan iftirayı kapaktan vermiş olan) dergisine reklam vermeniz sayesinde yapabiliyor. Mustafa'nın bana yönelik usulsüzlükleri karşısında daha ne kadar sağır sultanı oynayacaksınız. İşte reklamla desteklediğiniz adamın son marifeti:

    O SORDU BEN CEVAPLADIM. BEN SORUNCA O YİNE KAÇTI!

    http://www.facebook.com/coskun.buktel/posts/113905815448519
    • Coşkun Büktel DEMİRKANLI SORULARIMA CEVAP VEREMEDİĞİ HALDE NİYE SÜREKLİ BANA SORU SORUYOR?

      Çünkü beni suçlayacak hiçbir şey bulamıyor. Beni ancak Hilmi Bulunmaz'ın zaten katılmadığım (hatta eleştirdiğim) bazı yazılarıyla (onları sanki ben yazmışım gibi) suçluyor ve
       bu yöntemin çocukları bile kandırmaya yetmeyeceğini görüyor. Geriye, düpedüz iftira atmak kalıyor. Ama mahkeme süreci başladığından bunu da yapamıyor. Çünkü biz herkese söz vermiştik: Bizi mahkemeye vermediği sürece, biz hiç kimseyi mahkemeye vermeyecektik. Ama karşımızdakilerin mahkeme sürecini başlatmalarından sonra, biz de mahkeme sürecini başlattık. Yani bize pervasızca iftira etmek artık mümkün değil. O yüzden sonuçta Mustafa, ikide bir savcı rolüne soyunup alakalı alakasız sürekli soru sormaya başladı.

      Bilindiği üzere: İftiraları soru şekline sokar da, soru şeklinde yazarsanız, iftira etmemiş gibi olursunuz.
    • Mustafa Demirkanlı Büktel herkesi saf mı sanıyor?

      Büktel izin verirse tek kale maçına müdahale edeyim… Muhtemelen, yakın arkadaşı Hilmi Bulunmaz'la birlikte beni -minik çocuklar gibi- yine kurum tiyatrolarına şikayet edeceklerdir, artık alışkanlıkları oldu: "Amca, bu ço
      cuk bana vuruyor."

      "DT genel müdürü Lemi Bilgin ve İBBŞT genel sanat yönetmeni Hilmi Zafer Şahin!... Artık kime reklam verdiğinizin, kimi desteklediğinizin farkında olmalısınız!

      "Sıfır sansür" ilkemden yararlanarak, beni taciz etmek için açtığım konuları saptırıp sulandırnak amacıyla, sayfalarıma dadanan Mustafa Demirkanlı, bunları bana, sizin görmezden ve duymazdan gelmeniz ve ("Evet, ikinci bir Theope var" başlığıyla bana atılan iftirayı kapaktan vermiş olan) dergisine reklam vermeniz sayesinde yapabiliyor. Mustafa'nın bana yönelik usulsüzlükleri karşısında daha ne kadar sağır sultanı oynayacaksınız. İşte reklamla desteklediğiniz adamın son marifeti: 

      O SORDU BEN CEVAPLADIM. BEN SORUNCA O YİNE KAÇTI!" (Coşkun Büktel)

      "Amca, bu çocuk bana fena vuruyor yaa!." 

      Yukarıdaki majiskül son cümle tamamen gerçek dışı, olsun önemli değil, ben Büktel'e sevineceği bir haber ileteyim… Sosyalist Kuyumcu arkadaşı ile birlikte yapmış oldukları "şikayet" yayınları sonrası nihayet devlet harekete geçti… Başbakan'ın talimatıyla tiyatro dergilerinden ilanlar kesildi… Başbakanlık muhabirimizin ilettiğine göre özel kurumlara da tiyatro dergilerine ilan verilmemesi talimatı verilmiş… Boynumuz kıldan ince…

      Bu haberi paylaşmamın nedeni; utanma eşiği testi içindi…

      Gelelim, Büktel'in "beni sansür ediyorlar" beyanına… Tarihsel süreci bilmeyenler için…

      Büktel'in dışında Büktel'i "sansür" eden kimse yok, bu Büktel'in inanmak istediği gerçek dışı bir durum… Büktel yönetmenlere inanmaz, yönetmenler de Büktel'e inanmaz… Hepsi bu…

      Theope
      "Theope"yi İ.B.B. Şehir Tiyatroları'nda rahmetli Ali Taygun sahneledi… Taygun, değil sahnelediğine neredeyse doğduğuna pişman oldu… Yani kimse, Theope'ye sansür uygulamadı, sadece Büktel mutlu olmadı… Yönetmen tiyatrosuna karşıymış!… Olabilir… hakkıdır…

      Devlet Tiyatroları'nda Can Gürzap sahnelemek istedi, görüştüler… Büktel, yönetmen tiyatrosuna karşı olduğu için Can Gürzap'a da izin vermedi… hakkıdır, izin vermez… iyi de sansür bunun neresinde?

      Son olarak İstanbul D.T. Sanat Yönetmeni Şakir Gürzumar sahnelemek istiyor (Şakir yıllardır ister) ama bir türlü sahnelenemiyor… Şu konudaki gerçekliğe imzamı atarım, ne D.T. Başdramaturgu'nun ne de Genel Müdür'ün karşı çıkması söz konusu değil, Şakir yaşıyor, yanlışım varsa yalanlayabilir… Peki, bu Büktel'i kim "sansür" ediyor? 

      Kendince bir anlayış geliştireceksin: "Yönetmen Tiyatrosuna Karşıyım" olabilir ama karşı olmayanların oyununu sahnelemesini isteyeceksin, sahnelense de sahnelenmese de "sansür" olarak suçlayacaksın, sizce doğru mu? 

      Sansür'e karşıyım diyeceksin sonra utanmadan tiyatro dergisini küçük çocuklar gibi devlet erkanına şikayet edeceksin… "Amca, bu dergiye ilan vermeyin" diyeceksin", yazılınca ne kadar kötü duruyor değil mi?

      Neresinden tutsam elimde kalıyor ama Büktel bu alanlarda dezenformasyon yapmayı pek sever, nasılsa beğen düğmesine basan birkaç arkadaşı vardır, oysa Büktel'e defalarca şunu önerdim, gevezeliği bırak çık karşıma ne istersen sor, ne istersem sorayım, video kaydına alalım ve yayımlayalım… Şapka düşsün kel körünsün… Hiçbir zaman yanaşmadı… Büktel, beni muhatap olarak kabul etmediği mavalını ileri sürerek hep kaçmıştır ama facebook sayfasında (Kendisi site olarak tanımlar ya da öyle sanır.) sürekli hakkımda gerçek dışı yazılarını yayımlar, hani muhatap almıyordun? 

      Sonra yanıt veremeyince "hani linki… hani linki" diye sayıklamaya başlar, son yazdığım -sadece bir soru sormak için- iletime de aynı sayıklamayı yapmıştır, oysa defalarca linki verdim… Kendisi ve kuyumcu arkadaşının sürekli çift "o"lu diye suçladığı -arkadaşı kuyumcu Hilmi'nin hela kapısı diye tanımladığı- sahtekar, sapık Burak Caney'i hedef aldıkları tiyatrooyun'un kime ait olduğu linkini defalarca yayımladım, muhtemelen ezberlemiştir, ama işine gelmez "hani linki" der durur. Son sorduğum soru ise şuydu: "Arkadaşlarının arasında olan, zaman zaman alıntı yaptığın Avi Maraşlıyan kimdir?" soruma tek yanıt yok, sanırım yeni bir Burak Caney vakası ile karşı karşıyayız… 

      Avi Maraşlıyan'ın kim olduğunu öğrendiğimizde, epey yol alacağız… Kimmiş bu hanım, Büktel'in ve kuyumcu arkadaşı Hilmi'nin alıntılar yaptığı bu tiyatro insanı kim acaba? Mütebaki'nin kim olduğunu öğrendik, nasılsa Avi'nin de kim olduğunu öğreniriz, acelemiz de yok zaten...
    • Coşkun Büktel Senin "Evet, ikinci bir Theope var" başlığıyla iftirayı kapaktan veren dergini, halka da, devlete de, o dergiyi reklamla besleyen tiyatroculara da teşhir etmeye ve buna aldırmayanları suçlamaya devam edeceğim.

      1990'da DT repertuarına alınmış olan "The
      ope" gibi mucizevi bir oyunun 23 yıldır şu ya da bu gerekçeyle DT'de sahnelenmemiş olmasından en küçük bir rahatsızlık duymayan ve "Evet, ikinci bir Theope var" gibi bir başlık atmış olmaktan zerrre kadar utanmayan bir insanla, Theope'nin nasıl sahnelenmesi gerektiğini ya da yönetmenlerle ilişkilerimi tartışacak değilim. Rahmetli Ali Taygun hakkında, sağlıklı yıllarında çok şey yazdım. Verilecek cevabı olsa verirdi. Onun vermediği cevapları onun ölümünden sonra senin vermeye kalkman yalnızca küstahlık ve terbiyesizlik. Senin söylediklerini Ali Taygun söyleseydi, gerekli cevabı verirdim. Rahmetliyle benim aramdaki mesele... Sana laf düşmez. Ne düşeğini bilmen gerekirdi.

      Benim kimlerle yüz yüze geleceğimi, kimlerin yüzüne bile bakmayacağımı belirleme özgürlüğüm var. Seninle muhatap olmak, yüz yüze gelmek zorunda değilim. Benim görevim senin usulsüzlüklerini tespit ve teşhir etmek. Devlet desteği eğer senin dediğin gibi kesildiyse, yani artık halkın parasından reklam geliri kazanamayacaksan, o görevim de sona ermiş demektir. Dergini kendi imkanlarınla yaşattığın sürece, beni zerre kadar ilgilendirmezsin.

      Burak Caney'in kim olduğu konusunda bir bildiğin varsa niye hâlâ söylemiyorsun? Hani linki, hani linki? diye sormamdan mı korkuyorsun? Korkmakta haklısın: Elbette soruyorum: Hani linki? Hani linki?

      Mustafa şmdi bir de Avi Maraşlıyan meselesi çıkarmış ama beni neyle suçladığı belli değil. Bana Avi Maraşlıyan'ı sormuş da cevap verememişim. E, demek ki tanımıyorum, ne var bunda? Hiçbir şey yok ama Mustafa çok şey varmış gibi bir hava yaratıyor. Beni somut bir şeyle suçlaması mümkün değil ki: Mecburen şaibe yaratmaya çalışıyor. Dünkü yorumunda Avi Maraşlıyan'ın gerçek olmadığını söyledi. Ben düne kadar Avi Maraşlıyan'ın gerçek olmadığını bile bilmiyordum. Bence Mustafa, bu Avi Maraşlıyan'ın gerçek olmadığını bildiğine göre, büyük ihtimalle kim olduğunu da biliyor olabilir. Ama biliyorsa da, acelesi yokmuş. Günün birinde ortaya çıkarmış nasılsa. (Eyvah, ödüm koptu!) Benim de acelem yok. Ama Mustafa Avi Maraşlıyan'ın yeni bir Burak Caney olayı olduğunu da söylüyor. (Sanki Burak Caney onun değil de benim günahımmış gibi. Sanki Burak Caney'in korsan sitesinde Mustafa değil de ben yazarlık etmişim gibi. Sanki Burak Caney'e Mustafa'nın değil de benim arkadaşlarım ödül vermiş gibi.) Bütün bunlar Mustafa'nın yine bir şeyler pişirmekte olduğuna dair şüpheler uyandırıyor insanda. Bu arada, (korsan sitesinde Mustafa'nın da yazılar yazdığı) kalleş sapık Burak Caney'in kim olduğunu, kalleşliklerini kime yönelttiğini bir kez daha hatırlatalım: http://hilmibulunmaz.blogspot.com/2007/10/burak-caney-fotoraf-sergisi.html

      Bu arada, Mustafa'nın şu fantezisini de yanıtlayalım: "Amca, bu çocuk bana fena vuruyor yaa!." diyormuşum ben Mustafa'ya göre... Sen bana fena vuramazsın, Mustafa! Vuramadığını gösterdim: Suçlamaların, yalnızca şaibe yaratmaya yönelik, alakasız imalardan ibaret. O nedenle, ben senin bu "vuruşlarını" sansür etmeye hiç gerek duymadım. Fena vuran benim. Çünkü ben belgelerle, kaynaklarla, belgelere link vererek balyoz gibi vuruyorum. O nedenle, sen beni daima sansür ediyorsun, ben seni asla sansür etmiyorum. Gerek yok ki: Senin o alakasız, dayanaksız imaların bende en küçük bir sıyrık bile yaratamıyor. Ben seninle tartışırken, kum torbasıyla idman yapar gibi rahatım. Asıl mahkemelere koşup "bu beni fena dövüyo" diyen sensin.

      tiyatronline sitesinde, bazı enteresan tiyatro eleştirileri yayınlamış olan bu Avi Maraşlıyan, facebook'ta 1400'den fazla "arkadaşa" sahip. (Ben ve Mustafa dahil.) Ama ben listesindeki Mine Ölçe'ye sordum, tanımıyor. Behruz'a (Mehmet Esatoğlu) sordum, tanımıyor. Ben de tanımıyorum. (Tanıyan birini bulursa Behruz bana bildirecek.) Evet, dün anladım ki, bu Avi Maraşlıyan'ı kimse tanımıyor ve bu isim büyük ihtimalle (Mustafa'nın dediği gibi) gerçek değil. Peki Mustafa bütün bunları hepimizden önce nereden biliyordu? Onun bir Burak Caney olayı olduğuna ilişkin tahminini hangi verilere dayandırıyordu? Ayrıca, benim Avi Maraşlıyan'ıın kimliğini bilmek zorunda olduğumu nereden çıkarıyordu? Maraşlıyan'dan alıntı yapmışım. Mustafa, benim alıntı yaptığım herkesi tanımak zorunda olduğumu zannedecek kadar saf mı? Aksine: Kurnaz; ama biraz fazla kurnaz. İşte Avi Maraşlıyan'dan yaptığım en fazla üç ya da dört alıntıdan bir örnek: http://www.facebook.com/amarasliyan/posts/522391621119437

      Ah, Mustafa, ah! Gene neler peşindesin?

      Yukarıda da yazdığım üzere, beni somut olarak hiçbir şeyle suçlayamıyorsun? Yalnızca bana sorulması mantıksız saçma sorularla ve imalarla hakkımda bir şaibe yaratmaya çalışıyorsun. Ama ben soru sorunca, bir başka sayfada tekrar ortaya çıkmak üzere, karabatak gibi batıp sorunun geldiği sayfadan kaçıyorsun. Çünkü benim sorularım, öyle trıçkadan şeyler değil. Bundan sonra hangi sayfada ortaya çıkarsan çık, sormaya o son sorudan başlayacağım. İşte bundan önce ortaya çıktığın sayfanın linki:http://www.facebook.com/coskun.buktel/posts/113905815448519

      İşte o sayfada Mustafa'ya verdiğim cevaplar ve sorduğum (onu aylardır sürekli kaçırtan) soru:
    • Coşkun Büktel ARŞİV (dün): Asıl sen, (hiçbir belgeye link vermeksizin "belgeleriyle açıkladım ama sustun" gibi o ipe sapa gelmez , belgesiz suçlamanla ve tiyatronline sitesinin yazarı Avi Maraşlıyan'ın var olmadığını iddia ederek hiç tanışmadığım Maraşlıyan'ın kimliğini sanki ortada bir suç varmış gibi bana sormanla) asıl sen, Özdemir Nutku iftirasını sulandırmaya çalışıyorsun. Sen hâlâ sanık sandalyesinden savcı koltuğuna atlama numarasından bıkmadın mı? Sana yıllardır sorduğumuz düzinelerce soruya sen ne zaman cevap verdin ki, bana soru sormaya kalkıyorsun?

      İnsanlar şu basit soruyu bin defa sorduğum halde, bir yıldır, "evet, o küfürleri ben yazdım" ya da "hayır, o küfürleri ben yazmadım, sen uydurdun" şeklinde "açıkça, mertçe, Türkçe" bir cevap vermekten sürekli kaçtığını unuttular mı sanıyorsun?

      Bin birinci kez soruyorum, Mustafa? Şu aşağıda kaynağına link vererek aktardığım hakaretleri sen mi yazdın? Ben mi uydurdum? Eğer sen yazdıysan, o küfürleri sonradan (hiçbir özür açıklaması yapmaksızın) neden silip örtbas ettin?

      "Büktel, sen ne kadar korkak bir adamsın ve sen ne kadar yalanı ilke edinmiş bir adamsın ve sen Büktel ne kadar iftiracı bir adamsın. Adamsan karşıma çık, ne diyeceksen yüzüme söyle, bunu sana defalarca söyledim ve sen hepsinde kaçtın... Sadece yalan, iftira ile yaşamayı tercih ediyorsun. Eğer sen adamsan, karşıma çıkamıyorsan sıkıştığın yerde adımı kullanma! Bu takma ismlilerin sahibi tam bir orospu çocuğudur, bunları bana maletmeye kalkan da kendi sıfatını kendine yakılştırsın ama Büktel bir daha belgesiz konuşmam deme, eğer utanma duygun varsa. Tekrar ediyorum, bu takma isimlileri yaratan Orrospu çocuğudur!!! Sakın bana küfrettin deme! Ben şerefsizlere küfrediyorum, o şerefsiz elini kaldırırsa, "benim o derse" ben de evet o elini kaldırana küfrettim diyeceğim. Karşıma çıkmadan bu iftiralarla yaşamayı tercih ediyorsan bu ancak sana yakışır. Pis iftiracı, yalancı... Yüreğin ve kendine güvenin varsa karşıma çık pis iftiracı... Utanma duygusunu yitirmiş sahte yazar..."

      KAYNAK: Küfürler, Facebook'taki tartışmanın orijinal sayfasından silindiği için, sayfanın, (küfürlerin silinmesinden önce coskunbuktel.com'da yayınladığımız) bire bir kopyasına link veriyoruz; o sayfanın sonunda, orijinal sayfaya da link bulunmaktadır:http://www.coskunbuktel.com/bukteldemirkanlineicti.htm
    • Coşkun Büktel ARŞİV (dün): Son olarak: Yukarıda, "Takma isimli sapıklar diye sürekli yayın yaptığın çift 'o'lu sitenin kime ait olduğunu belgeleriyle açıkladım ama sustun... " diyorsun ya, Mustafa! O sayfa, Burak Caney adlı takma isimli sapığındı. O sayfanın kime ait olduğunu belgeleriyle açıkladınsa Burak Caney'in kimliğini ortaya çıkardın demektir. Oysa ben bugün bile, (kimliğini yüzde yüze çok yakın olarak tahmin edebilsem de) Burak Caney'in kim olduğunu bilmiyorum. Bilen birini de tanımıyorum. Ben Burak Caney'in kimliğini yüzde yüz ortaya koyan somut bir belge görmedim. Göreni de duymadım. Zaten Burak Caney'in kimliği yüzde yüz belgelenebilseydi, Türk tiyatrosuna atom bombası düşmüş gibi olurdu. (Sen o zaman ülkede kalır mıydın bilmem.) O sözünü ettiğin ve görenlerden hiç kimsenin umursamadığı anlaşılan belgelerin ne mene şeyler olduğunu çok merak ettim. O belgelerin bulunduğu açıklamana bir link verir misin, lütfen? Bunu benim hatırım için değil, senin bile yıllarca rahatça girip yorum yazabildiğin bu sansürsüz sayfanın, (Burak Caney kimliğini şiddetle merak eden) okurları hatırına yap, lütfen!

      Mustafa, Burak Caney'in kimliğine ilişkin belge gösteremeyeceğinden, belge gösteremediğini örtbas etmek için, yukarıdaki açıklamasını da silmeye kalkabilir. O nedenle, o silmeden önce, o açıklamayı bir de aşağıya aktarmamda yarar var. (Mustafa'yla uğraşmak kolay değil):

      Mustafa Demirkanlı Büktel'e çok somut bir soru soracağım... umarım sulandırmadan yanıt verebilir...Sanmıyorum ama deneyeyim... Takma isimli sapıklar diye sürekli yayın yaptığın çift "o"lu sitenin kime ait olduğunu belgeleriyle açıkladım ama sustun... Sorum şu: Arkadaşlarının arasında bulunan, Avi Maraşlıyan kim? Zaman zaman alıntı yaptığın bu arkadaşın kim? Açıklayabilir misin? Sanmıyorum... Acaba kim, alıntı yaptığın bu gerçek olmayan kişi kim?
    • Coşkun Büktel ARŞİV (dün): Musrafa'nın, yazdığı yazıyı silip örtbas edebileceği ihtimalini de nereden çıkarıyorum? Şurdan: http://tiyatrofanzini.blogspot.com/2009/12/iftirac-lincci-ve-sansurcu-tiyatro.html

      (Kaynak: facebook)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder