1 Mart 2013 Cuma

"İstanbul Korsan Tiyatroları" Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü K. Lemi Bilgin ve Kocaeli Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Veysel Sami Berikan'ın verdiği reklâmlarla ancak yayınlarını sürdüren Yeni Tiyatro Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Erbil Göktaş'la "İstanbul Korsan Tiyatroları" Genel Sanat Yönetmeni Hilmi Zafer Şahin, Devlet Tiyatroları Genel Müdürü K. Lemi Bilgin ve Kocaeli Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Veysel Sami Berikan'ın verdiği reklâmlarla ancak yayınlarını sürdüren LİNÇÇİ Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Yayın Yönetmeni Mustafa Şükrü Demirkanlı, birbirlerine kavgada bile söylenmeyecek kadar ağır lâflar edip, tiyatro yayıncılığının düzeyini düşürüyorlar!


  • Erbil Göktaş: YENİ TİYATRO DERGİSİ'NİN ŞUBAT 2012, 35. SAYISINDA SAM SHEPARD'IN "ARKA BAHÇEYE NE GÖMDÜK?" ADLI OYUNU ÜCRETSİZ ARMAĞAN EDİLİYOR. BİLGE KOLOĞLU'NUN TÜRKÇE'YE KAZANDIRDIĞI "ARKAYA BAHÇEYE NE GÖMDÜK" YENİ TİYATRO DERGİSİ'NİN DE ARMAĞAN ETTİĞİ 29. KİTAP... DERGİYE ABONE OLANLARA KİTAPLAR ÜCRETSİZ ARMAĞAN EDİLİYOR.
    YENİ TİYATRO DERGİSİ'NİN ŞUBAT 2012, 35. SAYISINDA SAM SHEPARD'IN "ARKA BAHÇEYE NE GÖMDÜK?" ADLI OYUNU ÜCRETSİZ ARMAĞAN EDİLİYOR. BİLGE KOLOĞLU'NUN TÜRKÇE'YE KAZANDIRDIĞI "ARKAYA BAHÇEYE NE GÖMDÜK" YENİ TİYATRO DERGİSİ'NİN DE ARMAĞAN ETTİĞİ 29. KİTAP... DERGİYE ABONE OLANLARA KİTAPLAR ÜCRETSİZ ARMAĞAN EDİLİYOR.
    YENİ TİYATRO DERGİSİ'NİN ŞUBAT 2012, 35. SAYISINDA SAM SHEPARD'IN "ARKA BAHÇEYE NE GÖMDÜK?" ADLI OYUNU ÜCRETSİZ ARMAĞAN EDİLİYOR. BİLGE KOLOĞLU'NUN TÜRKÇE'YE KAZANDIRDIĞI "ARKAYA BAHÇEYE NE GÖMDÜK" YENİ TİYATRO DERGİSİ'NİN DE ARMAĞAN ETTİĞİ 29. KİTAP... DERGİYE ABONE OLANLARA KİTAPLAR ÜCRETSİZ ARMAĞAN EDİLİYOR.
    • Emrah CaniSadık Medin ve 2 kişi daha bunu beğendi.
    • Mustafa Demirkanlı Büktel, ben bulamadım Dergi'yi, sen nereden aldın? Yoksa yine yalan yayın mı yapıyorsun? Yapmıyorsundur, kesin edinmişsindir... Ben kötü bir adamım... Sen ki yalan söylemeyen bir gerçekçi... Belki de Erbil'in yalancısı olmuşsundur ama sen araştırmadan imza atmazsın, emin olduğun için eklemişsindir, hemen kanıtlar ve beni rezil edersin ama sen zaten rezil olamazsın... Rezil olamayacak kadar deneyimli bi kaşarsın... Yanıt bekiyorum: Yeni Tiyatro yayımlandı ve ben edindim ya da hiç araştırmadan ne zaman yayımlanacağını bilmediğim Dergi'yi yanılarak yayımlanmış gibi size aktardım, dersin, di'mi? Ya da şunu dersin: "Demirkalı'dan iğrenmeyenlerden...." Kesin bunu dersin, yukarıdakilere verecek yanıtın olmadığı için her zaman yaptığını yaparsın... Ama seni okuyanlar benim sorumun yanıtını merak edebilir, hiç değilse bir kişi... Örneğin beğen düğmesine basan İsa ya da Sadık...
    • Erbil Göktaş Mustafa Demirkanlı, bugün Hilmi Bulunmaz'ın yaptığı yayınlardan çok bunaldığı için olsa gerek, Bulunmaz'ın kendisine yaptıklarını, O da bana yapmaya çalışıyor; hatta bana yazdığı özel maillerde de beni yine "tehdit" etmeyi ihmal etmiyor. Coşkun Büktel Yeni Tiyatro dergisi abonesidir, dergi Pazartesi günü kendisine ulaşır; Yeni Tiyatro Dergisi'nin verdiği kitap ekini benim profilimden alıp paylaşmış ama Demirkanlı bunu fırsat bilip Bulunmaz'la ve Büktel'le olan "kan davası" sebebiyle hem Yeni Tiyatro'ya hem de Büktel'e vurmaya çalışıyor; yetmemiş İsa Albayrak'la Sadık Medin'e de vuruyor... Nedeni de, Bulunmaz'ın Demirkanlı hakkında yaptığı yayınları benim yönlendirdiğini düşünmesi... İşte Coşkun burda, sor bakalım, ben öyle bir şey yapıyor muyum, yapabilir miyim?... Demirkanlı'nın bu mantığı çok çarpık, Hilmi bana vuruyor, ben de Erbil'e vurayım; neden? Çünkü Erbil Hilmi'yle "tartışma-röportaj" yayınlıyor; yani bir derginin iç işlerine bu kadar karışılır, Yeni Tiyatro'ya ve Erbil Göktaş'a bu kadar haksızlık yapılır... Pes doğrusu...
    • Coşkun Büktel Ayrıca ben yayınlandı ya da yayınlanmadı diye bir iddiada bulunmadım ki... Hatta hiçbir iddiada bulunmadım. Hatta hiçbir şey söylemedim. Erbil Göktaş yazıp iki nokta koydum ve Erbil'in söylediklerini sadece paylaştım. Böylece okurların yeni çevirilmiş bir Sam Shephard oyunundan haberdar olmasını amaçladım. Bu sana niye battı, Mustafa? Evet, haklısın, sözün bittiği yerdeyim, sözüm kalmadı, söyleyecek başka şey bulamıyor ve tekrarlıyorum: "Mustafa Demirkanlı'yı midesi kaldırabilen, Demirkanlı'dan iğrenmeyebilen herkesten, tüm içtenliğimle iğreniyorum."

      Sana bin kere dedim, Hilmi'yle hesaplarını Hilmi'yle gör! Sana Hilmi'nin yerine cevap vermemi bekleme! Hilmi'nin burada cevap vermesini ise hiç bekleme!
    • Coşkun Büktel Erbil Göktaş az önce telefonla arayıp uyardı: Sam Shepard'ın "Arka Bahçeye Ne Gömdük" adıyla derginin yanında parasız dağıtılacak oyunu, Türkçe'ye (benim zannettiğim gibi) ilk kez çevirilmiş değilmiş. Orijinal adı "Burried Child" olan bu Shepard oyunu daha önce "Gömülü Çocuk" adıyla çevrilmiş ve Dost Yayınları'nın Shepard üçlemesindeki oyunlardan biri olarak yayınlanmış. Hatam için okurlardan özür dilerim.

      Hatalarımı yakalamak için tüm antenlerini açık tutan Mustafa Demirkanlı hatalarımı "imal etmekten" başka çare bulamazken; gerçek bir tiyatro insanı ve gerçek bir tiyatro yayıncısı olan Erbil Göktaş, hatayı şıp diye bulmuş ve kendi dergisinin parasız ek olarak vereceği çeviri oyunun aleyhine bir durum yaratmasına aldırmaksızın, okurların dezenforme edilmesini önlemek için, hatanın düzeltilmesini tercih etmiş. Okurlar adına Göktaş'ı kutluyor, bu vesileyle, kendilerini Demirkanlı'dan ve onun dezenformasyonlarından sakınmalarını yalnız okurlara değil, tüm canlılara tavsiye ediyorum.
    • Sadık Medin Bazıları sakız çiğnemeyi pek sever.Yola attıkları çiğnenmiş sakızlara basanlar ayakkabılarının topuklarını temizlemek için törpü niyetine kaldırım taşı ararlar. Kimi zaman; yavrusunu doyurmak için yerlerde yem arayan bir anaç kuşun boğularak ölmesine dahi sebep olabilir bu çiğnenmiş ve yerlere atılmış hurdahaş sakız artıkları. Ben en iyisi mi otuz yıl önce yazdığım "GÖZ ISIRMASI" ile ilgili bir şiirimi yeri gelmişken yayımlamış olayım. Bâki muhabbetlerimle: 

      GÖZÜM BİR YERDEN ISIRIR Yolda birini görsem
      Bir an göz göze gelsem,
      Tanısam-tanımasam
      Gözüm bir yerden ısırır.

      Bir söz duysam duyulmadık
      Söylenmedik dinlenmedik,
      Bulunmadık bilinmedik
      Gözüm bir yerden ısırır.

      Göz göz değil timsah dişi
      Diş geçirmek işi gücü;
      Onca hayal bunca düşü
      Gözüm bir yerden ısırır.

      Kelimeler elden günden
      Varsın olsun Nuh Nebi’den
      Biri ayrı öbüründen
      Gözüm bir yerden ısırır.
    • Mustafa Demirkanlı Doğru, Büktel yayımlanıp yayımlanmadığı konusunda bir açıklama yapmamış... Bulunmaz da artık yaptığı yalan yayınlardan utanmış olmalı ki, "Dergi (Yeni Tiyatro) bana ulaşmadan yayınlandı demem", deme gereğini duymuş... Hâlâ, ulaşmamış ki yayımlandı demedi... Bugün itibariyle ne satış noktalarında ne de ulaşması gereken yerlere ulaşmamıştı... P.tesi de geçti, sanırım Büktel'e de ulaşmamış... Takip edelim bakalım, ne zaman, nereye ulaşacak? Sizin: Hilmi-Erbil, pis ve bel altı yayınlarınız karşısında biz de biraz bel altı yayın ve takip yapalım, anlaşılan yöntem bu... uyalım... Bu pis süreci siz: Erbil ve Hilmi oluşturdunuz, önce hoşunuza gitti, biz de katılalım bu sürece daha keyifli olur... Basın İlan Kurumu'nun yönetmeliğini de kurcalayalım... Kurcalayalım tabii, eminim bu kurcalama en çok Büktel'in ve Hilmi'nin hoşuna gidecektir. "Tüyü bitmemiş yetimin hakları"na kim, nasıl göz dikiyormuş, hep birlikte görelim. Bakalım Yeni Tiyatro bu kurallara uymuş mu uymamış mı? Soralım bakalım Basın İlan Kurumu'na, onlar versin yanıtını... Sizin: Hilmi ve Erbil, yalan yayınlarınız karşısında gerçeği öğrenmek doğaldır ki Büktel'in de hakkıdır... Buyrun bakalım gerçeklere...
    • Erbil Göktaş Mustafa Demirkanlı yargısız infaz yapıyor, iftira atıyor, tehdit ediyor, yalan söylüyor, sabaha karşı 04.30'da uyuyamayıp içip içip benim üstüme böğürüp beni de kirletmek istemesinin başka bir açıklaması yok; Demirkanlı artık iyice kafayı sıyırmış... Benim vicdanım rahat; hiç kimseye şimdiye kadar ne 
      kötülük yaptım, ne de yapılmasını onayladım.

      Sen Mustafa, Hilmi'yle olan sorunlarınıza beni de karıştırıp yargısız infaz yapacaksan da yap!... Zaten gizliden gizliye yaptıklarını dayanamayıp açık açık yapmaya başladın... Benim başlattığım hangi "pis" süreç var; ben ne zaman "belaltı" yayın yaptım; SEN KENDİNİ ANLATIYORSUN SANIRIM; ARKADAŞLARIMA, AİLEME GELEN İMZASIZ MAİLLER, BENİM ADIMA AÇILMIŞ MAİLLERLE ARKADAŞLARIMA GÖNDERİLMİŞ KÜFÜR MEKTUPLARI HEP BENİ VE YENİ TİYATRO DERGİSİ'Nİ ÇEKEMEYENLERİN İŞLERİYKEN SENİ HİÇ SUÇLAMADIM; AMA SEN BENİ HİLMİ BULUNMAZ'LA SANA KARŞI BELALTI YAYIN YAPMAKLA SUÇLUYORSUN; BENİM BU YÖNDE YAPTIĞIM TEK BİR ÖRNEK GÖSTEREMEZSİN, YALAN SÖYLEMEYİ VE İFTİRA ATMAYI BIRAK... 

      Herkes kendisine yakışanı yapar, benim içim gayet rahat; ilan milan da umurumda değil, zaten senin yüzünden kurumlar bütün dergilere kuşkuyla bakıyorlar ama Yeni Tiyatro'nun dağıtımı da yapıldı, ilgili yerlere de gönderildi, Hilmi'ye de dün gönderildi... Yeni Tiyatro abonesi Coşkun Büktel de, bugün evine yakın olduğu için bırakılan Simurg Kitabevi''nden alabilir. Ben hesabını veremeyeceğim hiç bir "pis" şey yapmam; şimdiye kadar yaptıklarım da senin bana sataşmalarına sadece cevap vermektir, onu da açık açık yaptım. Bana bu yollu mailler gönderip Coşkun'la Hilmi'yle olan husumetlerine, onlardan yediğin dayaklara beni de karıştırıp asıl sen belden aşağı vuruyorsun, sonra da beni suçluyorsun; benimle uğraşmaktan vazgeç, kendi işine bak,bunları yazman iyi olmuş, herkes kimin ne olduğunu, bana ve Yeni Tiyatro Dergisi'ne nasıl çamur attığını, nasıl belden aşağı vurduğunu çok iyi görüyorlar... Ben hala nefs-i müdafaa yapıyorum, sadece sana cevap veriyorum; eğer seni ve dergini batırmaya karar verirsem, o zaman sadece sen değil, sana alet olanlar da, kışkırtmaya çalıştıkların da bin pişman olurlar; beni ve Yeni Tiyatro Dergisi'ni buna zorlama; bu söylediklerim de "öz savunmadır"; beni cenke zorlama; psikolojik yardıma ihtiyacı olan birine kesinlikle vurmayacağım. Sen de elinden geleni ardına koyma!...
    • Coşkun Büktel Mustafa'nın boş ve soyut tehditlerle dolu yazısına muhatabı Göktaş, "açıkça, mertçe, Türkçe, netçe" kurduğu final cümlesiyle, en iyi cevabı vermiş. "Elinden geleni ardına koyma!"...

      Mustafa beni bu sürecin dışında tutmak için "Hilmi-Erbil" diye defala
      rca vurgu yapmış. Evet, ben bu sürece katılmadım, çünkü Mustafa'nın dergiyi geç çıkarmasında bir kasıt yok. Mustafa da dergisinin erken çıkmasını istiyor ama kendi elinde olmayan nedenler yüzünden, belli ki bunu başaramıyor. Bu durumda Hilmi'nin, boşa giden reklam masrafları nedeniyle DT'yi ve İBBŞT'yı sorgulayıp tüyü bitmemiş yetimin hakkını araması saygıdeğer bir davranıştır elbette; ama ben yine de, insanların kendi ellerinde olmayan nedenler yüzünden suçlanmasını (suçlanan Mustafa bile olsa) içime sindiremedim ve bu sürece destek vermedim. Gerçi, Mustafa bugüne dek, bu tür ayrımlara hiç önem vermediği için, bugün de aynını yapabilir, suçlamalarını yönelttiği tarafı "Bulunmaz, Büktel ve Erbil" olarak saptayıp geçebilirdi. Demek ki, yıllardır kafasına vura vura, sonunda Mustafa'ya hiç değilse, elmalarla armutları toplamamayı öğretebilmişiz. Bu dünya için küçük ama Mustafa için çok büyük bir adım. Abartıyor muyum?

      Evet, galiba abartıyorum. Çünkü elmalarla armutları toplamamayı Mustafa'ya tam olarak öğretmiş sayılmam. Beni, Hilmi'nin başlattığı yetimin hakkını arama sürecinden (yani yalan makinası Mustafa'nın "kirli" diye tanımladığı o "saygıdeğer" süreçten) ayrı tutmuş ama ticari rakibi Erbil Göktaş'ı ayrı tutmamış. Oysa Hilmi'nin başlattığı yetimin hakkını arama sürecine, farklı nedenlerle de olsa, Erbil de benim kadar uzak kalmıştı.

      Mustafa, bu!... Ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Tek bir şeyden emin olabilirsiniz: Bi şey yaptığında, mutlaka kötü bir şey yapacaktır. İyi gibi görünen bir şey yaparsa, ardında mutlaka bir kirli menfaati vardır.
    • Coşkun Büktel SORU: Mustafa'nın beş halinden en az kötüsü hangisidir?
      CEVAP: Sızmış hali.

      (Kaynak: facebook)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder