5 Şubat 2011 Cumartesi

Coşkun Büktel, Engin Yüksel aracılığıyla
Medya denen bilindik gerçeği bilinmedik bir çarpıcılıkla anlatan müthiş bir yazı. Ali Kırca bile okusa yararlanır.
www.hurriyet.com.tr
‎- Defne Joy Foster öldü... - Ahmet Altan’ın oğlunun evinde.
Cuma, 00:43 · · · Paylaş
    • Sanal Kişi
      Türk basınını çürüten, canına okuyan ilk iki isim kim diye sorulursa birincisi Nezih Demirkent, İkincisi Rahmi Turan'dır. İşte Türrk basınını çürüten gelmiş geçmiş en birinci isimin kanatları altında tıllarca barınmış olan ve o öldüğü zaman... ilanlarla taziye mesajları yayınlamış olan Hilmi Bulunmaz'ın Yılmaz Özdil'in basın adına özeleştirisini bırakıp işin magazinini (cılkını) çıkaracak bir cümleyi öne çekmesi kadar doğal ne olabilir. Ne de olsa bilinç altında magazinci olma özlemi kalmış ve zaman zaman öne çektiği haber alıntılarında, öne çıkardığı film afişlerinde ve işte şu videoda
      http://www.facebook.com/video/video.php?v=196963503651490&comments
      onun bilinç altındaki medya özlemini de görebiliyoruz. Nezih Demirkent'in kuluçkaya yatsa kanatları altından da bundan başka bir şey çıkamazdı ki zaten :)
      Cuma, 16:53 ·
    • Coşkun Büktel
      BU ARADA, GÖRÜLDÜĞÜ ÜZERE, SAHTEKÂR MUSTAFA'NIN TAKMA İSİMLİ SON SANAL SAPIĞI SAMİ BUDAK DAHA "GAK" DER DEMEZ DEŞİFRE OLDU VE YAZDIKLARINI SİLİP CIZLAMI ÇEKMEK ZORUNDA KALDI. YENİ BİR İSİMLE YENİDEN BEKLERİZ SAHTEKÂR KARDEŞİM!

      Sanal sapıklar...ın gündem saptırarak örtbas etmeye çalıştığı asıl konumuzu lütfen gözden kaçırmayın! Ne diyorduk? Neydi Sanal Kişi'nin kanıtsız belgesiz yalanlarla örtbas etmeye çalıştığı belge? Şu:

      Sevgili okurlar, önceden de belirtmiştim: Ben Sanal Kişi'yi okumuyorum. Ama "sıfır sansür" ilkem gereğince, sansür de etmiyorum. O ne yazmış olursa olsun, cevabım aynı: Sen git de aslın gelsin!

      Ama sapığın ya da Mustafa'nın haklı olduğu konularda bu hakkı teslim edeceğimden okurların hiç şüphesi olmasın! Ne var ki sapıkların tüm iftiralarını yalanlamakla, tüm dezenformasyon hilelerini teşhir etmekle artık bizzat benim uğraşmam gerekmiyor. Okurların onları birazcık dikkatli incelemesi yalan ya da hileyi kendi başlarına deşifre etmelerine yetecektir.

      Mustafa'nın attığı ve bu cevabımdan sonra atabileceği (cevabı defalarca verilmiş) tüm iftiraları için, saçabileceği tüm dezenformasyon zehri için, yeterli panzehiri okurlar yalnızca şu iki linkte bile fazlasıyla bulabilirler:

      http://www.coskunbuktel.com/linkdemirkanliyalanlari.htm

      http://www.coskunbuktel.com/lincimzacilari.htm

      Mustafa'nın eski yöntemidir: İftirayı atar. Cevap verirsen iftirayı sessizce silp yok eder ve bir başka iftira atarak gündemi değiştirir. Onu da cevaplarsanız onu da silip bir başka iftirayla gündemi yeniden değiştirir. Onu da cevaplarsanız yine aynı şey olur. Bunun sonsuza dek böyle sürmesini göze alamayacağınızdan artık Mustafa'nın iftiralarına (çok kandırıcı olmadıkları sürece) cevap vermezsiniz. O zaman da "cevap veremiyorsun, cevap ver, Büktel!" diye deli çüküne tutunur gibi ısrarla ve yıllarca aynı iftirayı sürdürür.

      Cevap olarak, cevapladığınız eski iftiralarını ona hatırlatır, eski yazılarınıza link verir ve hangi yüzle hesap sorabildiği sorusunun ortaya çıkmasını sağlarsınız. O zaman da, birdenbire, eski suçlarını yüzüne vuramayacağınız yepyeni bir ismin ortaya çıktığını ve Mustafa'nın sorularını size sorduğunu görürsünüz. Bu yeni ismin bir takma isim olduğunu şıp diye anlarsınız. Bu yeni isim Mustafa olmadığını kanıtlamak için önceleri size makul yaklaşır, bazı yazılarınızı beğenir, filan... Ama bu ucuz taktikler işe yaramadığında, tamamen Mustafalaşır ve Mustafa taktikleri ve hileleriyle sizi kendisini muhatap almaya zorlamak için apaçık iftiralar atar. Cevaplarsanız, yeni bir iftira atar, onu da cevaplarsanız, yine aynını yapar. Ama eğer cevaplamazsanız, şimdi (kendini "gerçek kişi" olarak yutturma umudunu yitirdiğinden) artık "Sanal Kişi" ismiyle yazan sapığın yaptığını yapar: Cevaplamadığınız iftirayı (Büktel'in sansürcü olduğu iddiasını) "sıfır sansür" ilkenizden yararlanarak profil sayfanızın her yerine mikrop gibi yayar.

      Lemi Bilgin ve Ayşenil Şamlıoğlu'nun dolaylı yollardan ve devlet kesesinden (yani Hilmi'nin deyişiyle "tüyü bitmedik yetimden" sağılmış vergilerle) beslediği için kaale almak zorunda kaldığım bu mikrop; ne yazık ki devlet desteği ve "ben 'işime' bakarım" mantığıyla davranıp "iş" ("tiyatro") yaptığını sanan esnaf tiyatrocuların(!) tepkisizliği sayesinde, beni yıllardır uğraştırıp bana zaman ve mesai kaybettirmeye devam ediyor. İşte belge olarak birkaç satırını aktaracağım bir örnek:

      ARŞİVDEN, ŞUBAT 2008: (...) "Her halde bir kez daha, tüm tükürdüklerinizi yalayacak, bir kez daha, kedi pisliğini örter gibi tüm iftiranızı silip yok edeceksiniz.

      Ve sonra bir başka iftirayla yeniden ortaya çıkıp, onu da temizlememizi bekleyeceksiniz. Onu da temizleyince, ("yüzsüz olduğunuz için" sizin açınızdan sorun yok) onu da silip, yeni bir iftirayla, gerekirse yeni bir siteyle, yeniden saldıracaksınız. Nasılsa "yüzsüz" ve onursuz olduğunuz için, rezil olma ihtimaliniz yok." (...)

      KAYNAK: http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache%3Ag5TNkOLGFDoJ%3Awww.coskunbuktel.com%2Flinkburakcaneyyazilari.htm+%22yeni+bir+iftirayla+yeniden%22&cd=3&hl=tr&ct=clnk&gl=tr
      Cuma, 20:22 ·

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder