5 Şubat 2011 Cumartesi

‎(...) Nâzım, vasatlığın ihyası, yeteneğin imhasıysa,
Nâzım’ı savunmak “üç maymuna” kaldıysa
ben Nâzım düşmanıyım.
yazın bana yasakladığınız sansürcü dergilerinizde
kapkara haykıran puntolarla:
“Coşkun Büktel, Nâzım düşmanlığına devam ediyor hâlâ”.

Haziran 2003.
www.coskunbuktel.com
“Türk Tiyatrosu”, Muhsin Ertuğrul tarafından kurulmuş ve İstanbul Şehir Tiyatrosu tarafından, düzensiz aralıklarla, 60 yıldır yayınlanmakta olan köklü ve saygın(?) bir dergidir. Biz, yeniden yayınlanmaya başladığı bu yeni dönemde de, bu köklü ve saygın dergide neler olup bit
Cuma, 11:03 · · · Paylaş
  • Mesut Alptekin bunu beğendi.
    • Coşkun Büktel
      BU ARADA, GÖRÜLDÜĞÜ ÜZERE, SAHTEKÂR MUSTAFA'NIN TAKMA İSİMLİ SON SANAL SAPIĞI SAMİ BUDAK DAHA "GAK" DER DEMEZ DEŞİFRE OLDU VE YAZDIKLARINI SİLİP CIZLAMI ÇEKMEK ZORUNDA KALDI. YENİ BİR İSİMLE YENİDEN BEKLERİZ SAHTEKÂR KARDEŞİM!

      Sanal sapıkların gündem saptırarak örtbas etmeye çalıştığı asıl konumuzu lütfen gözden kaçırmayın! Ne diyorduk? Neydi Sanal Kişi'nin kanıtsız belgesiz yalanlarla örtbas etmeye çalıştığı belge? Şu:

      Sevgili okurlar, önceden de belirtmiştim: Ben Sanal Kişi'yi okumuyorum. Ama "sıfır sansür" ilkem gereğince, sansür de etmiyorum. O ne yazmış olursa olsun, cevabım aynı: Sen git de aslın gelsin!

      Ama sapığın ya da Mustafa'nın haklı olduğu konularda bu hakkı teslim edeceğimden okurların hiç şüphesi olmasın! Ne var ki sapıkların tüm iftiralarını yalanlamakla, tüm dezenformasyon hilelerini teşhir etmekle artık bizzat benim uğraşmam gerekmiyor. Okurların onları birazcık dikkatli incelemesi yalan ya da hileyi kendi başlarına deşifre etmelerine yetecektir.

      Mustafa'nın attığı ve bu cevabımdan sonra atabileceği (cevabı defalarca verilmiş) tüm iftiraları için, saçabileceği tüm dezenformasyon zehri için, yeterli panzehiri okurlar yalnızca şu iki linkte bile fazlasıyla bulabilirler:

      http://www.coskunbuktel.com/linkdemirkanliyalanlari.htm

      http://www.coskunbuktel.com/lincimzacilari.htm

      Mustafa'nın eski yöntemidir: İftirayı atar. Cevap verirsen iftirayı sessizce silp yok eder ve bir başka iftira atarak gündemi değiştirir. Onu da cevaplarsanız onu da silip bir başka iftirayla gündemi yeniden değiştirir. Onu da cevaplarsanız yine aynı şey olur. Bunun sonsuza dek böyle sürmesini göze alamayacağınızdan artık Mustafa'nın iftiralarına (çok kandırıcı olmadıkları sürece) cevap vermezsiniz. O zaman da "cevap veremiyorsun, cevap ver, Büktel!" diye deli çüküne tutunur gibi ısrarla ve yıllarca aynı iftirayı sürdürür.

      Cevap olarak, cevapladığınız eski iftiralarını ona hatırlatır, eski yazılarınıza link verir ve hangi yüzle hesap sorabildiği sorusunun ortaya çıkmasını sağlarsınız. O zaman da, birdenbire, eski suçlarını yüzüne vuramayacağınız yepyeni bir ismin ortaya çıktığını ve Mustafa'nın sorularını size sorduğunu görürsünüz. Bu yeni ismin bir takma isim olduğunu şıp diye anlarsınız. Bu yeni isim Mustafa olmadığını kanıtlamak için önceleri size makul yaklaşır, bazı yazılarınızı beğenir, filan... Ama bu ucuz taktikler işe yaramadığında, tamamen Mustafalaşır ve Mustafa taktikleri ve hileleriyle sizi kendisini muhatap almaya zorlamak için apaçık iftiralar atar. Cevaplarsanız, yeni bir iftira atar, onu da cevaplarsanız, yine aynını yapar. Ama eğer cevaplamazsanız, şimdi (kendini "gerçek kişi" olarak yutturma umudunu yitirdiğinden) artık "Sanal Kişi" ismiyle yazan sapığın yaptığını yapar: Cevaplamadığınız iftirayı (Büktel'in sansürcü olduğu iddiasını) "sıfır sansür" ilkenizden yararlanarak profil sayfanızın her yerine mikrop gibi yayar.

      Lemi Bilgin ve Ayşenil Şamlıoğlu'nun dolaylı yollardan ve devlet kesesinden (yani Hilmi'nin deyişiyle "tüyü bitmedik yetimden" sağılmış vergilerle) beslediği için kaale almak zorunda kaldığım bu mikrop; ne yazık ki devlet desteği ve "ben 'işime' bakarım" mantığıyla davranıp "iş" ("tiyatro") yaptığını sanan esnaf tiyatrocuların(!) tepkisizliği sayesinde, beni yıllardır uğraştırıp bana zaman ve mesai kaybettirmeye devam ediyor. İşte belge olarak birkaç satırını aktaracağım bir örnek:

      ARŞİVDEN, ŞUBAT 2008: (...) "Her halde bir kez daha, tüm tükürdüklerinizi yalayacak, bir kez daha, kedi pisliğini örter gibi tüm iftiranızı silip yok edeceksiniz.

      Ve sonra bir başka iftirayla yeniden ortaya çıkıp, onu da temizlememizi bekleyeceksiniz. Onu da temizleyince, ("yüzsüz olduğunuz için" sizin açınızdan sorun yok) onu da silip, yeni bir iftirayla, gerekirse yeni bir siteyle, yeniden saldıracaksınız. Nasılsa "yüzsüz" ve onursuz olduğunuz için, rezil olma ihtimaliniz yok." (...)

      KAYNAK: http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache%3Ag5TNkOLGFDoJ%3Awww.coskunbuktel.com%2Flinkburakcaneyyazilari.htm+%22yeni+bir+iftirayla+yeniden%22&cd=3&hl=tr&ct=clnk&gl=tr
      Cuma, 20:30 ·
    • Mustafa Demirkanlı
      İtiraf Ediyorum!
      OYÇEP_G’yi ben kurdum, adı da: oyunyazarlari ve çevirmenliği … kanıtı da şu linkte… http://oyunyazarlarivecevirmenleri.blogspot.com/

      İtiraf Ediyorum!
      Mimesis’le ilgili Yeni Mimesis’i de ben kurdum… kanıtı da şu linkte…
      http://yenimimesis.blogspot.com/

      Bu kadar ayan beyan sahtekarlığa rağmen…

      www.tiyatrooyun.com u sizin kurmadığınızı kim iddia edebilir ki?!

      Büktel’le sözüm ona tartışan sapıklar da sanırım yukarıdaki sahtekarlıklar kadar açık, var olmak, gündemde olabilmek için, Demirkanlı’ya küfredebilmek için yaratılmış sanal yaratıklar…

      http://oyunyazarlarivecevirmenleri.blogspot.com/,http://yenimimesis.blogspot.com/, sanal kişi, Ahmet, Mehmet vs…

      Kimsenin katılmadığı ama internetin kirli ortamında adımı kirleterek yaymak için kullanılan kirli yöntemler…

      Büktel, doğru bir insan olsa, önce OYÇEP-G’ye, Yeni Mimesis sahtekarlığına karşı çıkardı, “ayıptır Hilmi, benzeştirerek, bir başka kurumu bu şekilde kullanma” derdi. Demedi, diyemedi, çünkü kendisinin de taşıdığı sanal kişiler, Ahmetler, Mehmetler var… Kimse kendisini muhattap almadığı için takma isimlerle, kendini muhattap edip, bana küfretmenin yeni bir yolunu buldu, aklınca…

      Büktel’e yazan –kendi adım dışında- tek kişi bensen şerefsiz, orospu çocuğuyum, tersi sürekli benmişim gibi gösterip de kanıtlamayan, sadece bana küfretmek için kullanan Büktel kendini hala şerefli bir insan olarak görüyorsa, söylenecek tek söz kalmadı.

      Kanıtsız suçlamam diyen, kanıt yaratmak için sanal isimlerle girip kendisiyle kapışan ve bana küfreden bu insanın, insanlığını bu satırları okuyan herkesin yorumuna bırakıyorum…

      İşte Coşkun Büktel bu… İftiracı, yalanla beslenen bir sahtekar…

      El ele vermişler, sahte siteler kuruyorlar, sahte isimlerle kendilerini gündeme getiriyorlar.

      Bunlar nasıl insan?..

      Büktel, yukarıda yazdıklarıma tek satır yanıt veremeyecek, sadece küfredecek, küfrettikçe de yaptığı sahtekarlıkların gözlerden kaçacağını sanacak…

      Büktel, omzunda taşıdığın iftiraları ya yanıtla ya sus ya da Mubarek gibi zaman kazanmak için tetikçilerini –Hilmi’yi- kullan… Hep yaptığın gibi… sahtekar adam…

      Kanıt, kanıt diye saçmaladın, kanıtsız küfreden bir adam olarak kendini tescil ettin…

      Sen busun, çapın bu…
      3 saat önce ·

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder